29 Temmuz 2013 Pazartesi

Özürlü Standartı EN 81-70


Özürlü Standartı EN 81-70
ENGELLER; HUKUKSAL MI, TEKNİK Mİ, SOSYAL Mİ, EKONOMİK Mİ?


ÖZET
Özürlü kişilerin binalara erişimi, çağdaş dünyada, uygarlık düzeyi kriterlerinin başında
gelmektedir. Erişimi olanaksız kılan engelleri, kim veya ne yaratıyor? Bu bildiride
sorunun cevabı araştırılacak ve çözüm yolları önerilecektir.
Anahtar Kelimeler: Erişim, Yapılar, İmar Kanunu, Kat Mülkiyeti Kanunu, İmar
Yönetmelikleri, Asansör Yönetmeliği, İş Kanunu, Mühendis ve Mimarlar.

Giriş
Binalara herkesin erişimi, çağdaş dünyada, uygarlık düzeyi kriterlerinin başında
gelmektedir. Erişimi olanaksız kılan engelleri, kim veya ne yaratıyor? Bu sorunun
cevabı, mevcut sorunların çözümü için hedefi tayin edecek, çok işe yarar bir anahtar
olacaktır. Erişilebilirlik ile ilgili genel bilgilere sahip olmak, başlangıç için şarttır.
Konunun temel tanımları ve ilkeleri şöyle sıralanabilir: (2)
- Erişilebilirlik : imarlı çevrenin temel özelliğidir. Erişilebilirlik, evlere, kamu
binalarına, iş yerlerine ulaşma ve bunları kullanma imkânıdır. Erişilebilirlik, engelliler
dâhil insanların, imarlı çevrenin amacına uygun sosyal ve ekonomik faaliyetlere
katılmasına olanak sağlar. Bu yaklaşım, evrensel tasarım ilkelerine dayanmaktadır. Bu
ilkeler, bina, tesis, altyapı ve mamul tasarımı için geçerlidir. Hedef, engelliler dâhil
bütün insanlar için uygun, güvenli ve zevk alınabilecek çevre şartlarının
oluşturulmasıdır. Evrensel tasarım ilkeleri, insan popülasyonunun sağlıklılar ve
engelliler diye ayrılmasını reddeder. Evrensel tasarım ilkeleri, uygun durumlarda,
tamamlayıcı önlemleri içerir. TS EN 81-70 Standardının kapsamı dâhilinde
erişilebilirlik, “ asansörün insanların (engelliler dâhil) ona erişebilmesine ve
özelliklerini eşit ve bağımsız olarak kullanabilmesine imkân veren karakteristiği” olarak
tanımlanmaktadır. Amaç, imarlı çevreyi herkesin bağımsız ve eşit şekilde
kullanabilmesidir.

- Herkes : “Herkes” terimi, kadın veya erkek her biri kendine özgü karakteristiği olan
sınırsız sayıda insanı ifade etmektedir.
- Bağımsızlık : Amaç, sadece soyut anlamda insanların asansörden yararlanmaları
olmayıp, mümkün olduğu ölçüde bunu bağımsız, başka insanların yardımı olmadan
yapabilmeleridir. Bağımsızlıkla ilgili kuralların tam anlamıyla herkesi içermesi
mümkün değildir. Ancak, genel anlamda bu kurallar, bazen bir yardımcı, bazen bir
refakatçi, bazen bir görevli, bazen de yakında bulunan bir kimsenin yardımı ile herkesin
yararlanabilmesini garanti eder.
- Eşitlik : Engelliler dâhil tüm insanların asansörü bağımsız olarak kullanmaları yeterli
olmayıp, bu kullanım esnasında çeşitli sınıftaki insanlar arasında bir ayırım
yapılmamalıdır. Tabiî ki eşitlik, çeşitli insanların ihtiyaçları için önlemlerin –görme
bozukluğu olan insanlar için gerekli renk zıtlığını oluşturacak malzeme ve desenlerin
kullanılması gibi- alınmaması anlamına gelmemektedir. Bu yaklaşım, prensipte, engelli
insanların, asansörü diğer insanlarla eşit şartlarda kullanabilmesini mümkün
kılmaktadır. Politikacılar, kanun koyucular, bina sahipleri, imalâtçılar ve benzeri kişiler,
erişilebilirlik kıstasını hesaba katarlarsa, kolay erişilebilir asansörlerden genelde herkes
yararlanır; örneğin, ağır valiz, mobilya, çocuk arabası, yük arabası taşıyan insanlar, vb.
Erişilmesi kolay asansörler kullanıcı tarafından tercih edilen sistemlerdir. Bu nedenle de
sosyal ve ekonomik başarı için önemlidir.
Çoğulcu demokratik toplumlarda zor erişilebilir asansörler (özellikle kamu
binalarındakiler) vatandaşların insan haklarıyla ters düşen ayrımcılık örnekleridir.
Erişilebilirlik için hangi çeşit asansörlerin tercih edileceği yalnızca ticarî bir karar
olmayıp, aynı zamanda politik bir karardır. Erişilebilirliğin önemi, diğer ülkelerle
birlikte, Avrupa Birliği üyesi devletlerce, Birleşmiş Milletlerin engelli insanlar için
fırsat eşitliği hakkındaki Standard Kuralların imzalanması ile tanınmıştır. Bu Standard
Kuralların benimsenip uygulanması bütün asansör sanayi çalışanları için uyulması
zorunlu etik bir görevdir.
Bu çalışmada, Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve Türkiye’de hakim olan toplumsal
yaklaşım göz önüne alınmakla birlikte; Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ve diğer dünya
ülkelerinde benzer sorunlar geçerlidir. Farklar olmakla birlikte, her yerde bu konuda
eksikler mevcuttur. ELA (European Lift Association) 2010 yılını bu konuda hedef tayin
etmiş ve AYSAD da dahil olmak üzere, üye örgütler bu konuda çalışmalar yapmaktadır.
Bu çerçevede yapılan ELA toplantılarından birine davet edilen Fransa Felçliler Derneği
Yöneticilerinden Mr.Thierry Laille, konuşmasında çarpıcı saptamalar yapmıştı. O
konuşmadan birkaç alıntı, Avrupa’daki boyutu hakkında fikir verecektir.
“Bir giriş cümlesi olarak, size, İtalyan şair Charles Morellet’in bir sözünü aktarmak
istiyorum: “Gerçek dostlarınızı öğrenmek istiyorsanız, asansörsüz bir binanın beşinci
katında oturun.” Ben de Paris’teki binaların çoğu gibi asansörü bulunmayan bir
binanın beşinci katında oturuyorum. Maalesef, bu, benim özürlü olan ve tekerlekli
sandalyede dolaşan en iyi dostlarımdan birini evime davet edemememe neden oluyor…
Hamile olan eşim de dairemize merdivenlerden çıkmaya gerçekten çok zorlanıyor.
Bu anekdot, sadece özürlü ve engelli olan insanlar için çalışmamız gerektiğini
göstermekle kalmıyor, aynı zamanda bizi geçici olarak özürlü hale getirebilecek olan
bir kazadan dolayı ya da belki de sadece yaşlanmaya bağlı hareket kabiliyetlerinin
kısıtlanmasından dolayı hayatımızın bir anında özürlü hale gelebileceğimizi ve bu
nedenle de şimdiden çaba göstermemiz gerektiğini de gösteriyor.
Fransa’da her 3 kişiden 1’den fazlası, her türlü ayrımcılığa karşı geliştirilen bu
“herkesin her şeye ve her yere erişebilmesi” sorunları ve politikalarıyla ilgileniyorlar.
Avrupa’da, özürlü insanların sayısı tahminen 50 milyon civarındadır.
AFP (Fransız Felçliler Derneği), , toplu konut binalarının ileride adapte edilebilirliği
kavramının da kanundaki yükümlülükler arasına dahil edilmesini sağlamak için
seferber olmuş ve bu çabalarında başarılı olmuştur. Sorun şudur: daha binanın
kavramsal mimari projesinin ortaya çıktığı andan itibaren, diğer faktörlerin yanı sıra
ekonomik durum daha iyi ve uygun hale geldiğinde ve belki de ilgili ekipmanların
maliyeti düşmüş olacağından dolayı binanın belirli bir zaman veya birkaç yıl sonra
erişilebilir hale getirilmesine olanak sağlayacak olan boşluk ve alanların bina projesine
şimdiden dahil edilmesi istenmektedir.”
Kent, bina, araç - gereç tasarlarken, sadece fiziksel, duyusal ve zihinsel yetenekleri
mükemmel olanları düşünmek, olağan düşünce tarzı halindedir. Binaların herkes için
erişilebilir olması, özürlülere karşı bir jest değildir. Yasal zorunluluk, ayrıca şu an için
herhangi bir özrü bulunmayanlar için dahi temel ihtiyaçtır.
Bu temel ihtiyacın giderilememesinin nedenleri şunlar olabilir:
1. Mevzuat, engellerin yaratılmasını teşvik edebilir.
2. Teknik zorunluluklar veya teknik bilgi eksikliği bu sonucu doğurabilir.
3. Toplumsal alışkanlıklar, toplumun yaklaşımı, engelleri önemsemez.
4. Tüm şartlar olumludur, gerçekler ve çözümler bilinir. Ancak maddi imkanlar
çözüme ulaşmaya izin vermez.
1. Hukuksal Boyut:
Anayasamızdan başlayarak, yürürlükteki birçok mevzuat hükmü, yapıların herkes için
erişilebilir olmasını vurgulamaktadır. Ancak, 8 milyon vatandaşımızı rahatsız eden bir
konu, açıkçası ertelenebilir bir lüks olarak değerlendirilmektedir. Bizim görüşümüze
göre; bu tür yapısal özellikler hem lüks kabul edilemez, hem de uygun olmayanlarla
arasındaki maliyet farkı çok azdır. Tecrübelerimiz, bina tasarlayanların, yaptıranların bu
konuda bilgilerinin yetersiz olduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Sadece bilgi yayarak
bugün bulunduğumuz seviyenin üzerine kısa zamanda çıkmak mümkündür.
Engelleri, Hukuksal nedenlere bağlamak mümkün müdür? Türkiye’de yürürlükte olan
mevzuatı Anayasamızdan ve Türkiye Cumhuriyetinin altına imza koyduğu uluslararsı
sözleşmelerden başlayarak incelersek, hukuksal yapının engellere karşı olduğu görülür.
Anayasamızın Çalışma şartları ve dinlenme hakkı’nı düzenleyen 50.Maddesi,
“ Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz.
Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından
özel olarak korunurlar.” hükümlerini amir kılar.
Yine anayasamızın Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenleri
açıklayan 61.maddesinde, “Devlet harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malül
ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. Devlet,
sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.
Yaşlılar, Devletçe korunur, Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve
kolaylıklar kanunla düzenlenir. Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma
kazandırılması için hertürlü tedbiri alır. Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar
veya kurdurur.” hükümlerini getirmektedir.
Anayasamıza göre, devlet sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını
sağlayıcı tedbirleri alır. Anayasamızda “sakatlar” olarak adlandırılan, özürlüler ve
yaşlıların toplum hayatına intibakı, ancak herkes için erişilebilir kentler ve binalarla
mümkün olabilir. Devlet kurumları, aşağıda açıklayacağımız kanun, yönetmelik ve
standardları oluşturarak, bu konuda mevzuata yönelik tedbirleri almıştır. Türkiye’nin
taraf olduğu Uluslararası anlaşmaları bilmeyenler, bu tür çağdaşlaşma ve uygarlaşma
girişimlerini, AB Üyeliği sürecinin bir parçası olarak görmektedirler. Oysa ki; 18 Ekim
1961 tarihinde imzalanan Avrupa Sosyal Şartının 15. Maddesi, bugün uygulanıp
uygulanamayacağı tartışılan kuralların ana hattını çizmektedir:
Madde 15 – Özürlülerin toplumsal yaşamda bağımsız olma, sosyal bütünleşme ve
katılma hakkı: Akit Taraflar, yaşları ve özürlerinin nedenleri ve niteliği ne olursa olsun,
özürlülerin toplumsal yaşamda bağımsız olma, sosyal bütünleşme ve katılma hakkını
etkili bir biçimde kullanabilmelerini sağlamak için, özellikle, aşağıdakileri taahhüt
ederler:

1- Mümkün olduğunda genel plan çerçevesinde, ya da bu mümkün değilse, kamusal ya
da özel uzmanlaşmış organlar aracılığıyla özürlülerin yönlendirilmesini, öğrenimini ve
mesleki eğitimini sağlamak için gerekli önlemleri almak.
2 -İşverenleri, normal çalışma ortamında özürlüleri istihdam etmek ve bunların
istihdamını sürdürmek ve çalışma koşullarını özürlülerin gereksinimlerine uyarlamak
ya da özürlülük nedeniyle bunun mümkün olmadığı durumlarda çalışmayı buna göre
düzenlemek ya da özrün düzeyine göre güvenli bir istihdam türü yaratmak için,
özendirmeye yönelik bütün önlemlerle bunların istihdam edilmelerini desteklemek. Bazı
durumlarda bu önlemler uzmanlaşmış yerleştirme ve destekleme hizmetlerine
başvurmayı gerekli kılabilir.
3-Özellikle, teknik yardımları da içermek üzere, iletişim ve hareket engellerinin
üstesinden gelmeyi ve ulaşım, barınma, kültürel etkinlikler ve boş zaman kullanımını
sağlamayı hedefleyen önlemler yoluyla özürlülerin toplumla tam olarak
bütünleşmelerini ve toplum yaşamına katılmalarını desteklemek.
Milli Eğitim Temel Kanunu, İmar Kanunu, Belediye Kanunu, Büyükşehir Belediyesi
Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu, İş Kanunu gibi kanunların özürlülerle ilgili
hükümlerinin uygulanabilmesi, binaların erişilebilir olmasına bağlıdır. Binaların
erişilebilir olmaması, bu kanunlara da muhalefet edildiğini gösterir.
Anayasa ve uluslar arası anlaşmalarla belirlenmiş kuralları uygulamamak için sosyal ve
ekonomik gerekçelere sığınmak mümkün değildir.
2- Teknik Boyut:
Teknik boyut, yollar, kamuya açık binalar, taşıt araçları ile başlar; bina içi erişimle son
bulur. Önce, binaya girene kadar olan kısmı incelersek şu manzarayla karşılaşırız:
Ülkemizde, yollar kaldırımlar ve bina girişleri engellerle doludur. Kamu kurumları
tarafından gerçekleştirilen kent alt yapısı, bize bu konuda bir iyi niyet, dikkat olduğu,
ancak bilgi ve ciddiyet konusunda eksikler bulunduğu mesajını vermektedir.
Örneğin yaya geçitlerine rampa yapılmakta, ancak bu rampalar özürlülerin sorununa
cevap verecek ölçü ve özellikte olmamaktadır. Özürlülere ayrılan otopark alanlarının
önüne başkalarının kullanmasını önlemek amacıyla yerleştirilen işaret ve bariyerler,
bizzat özürlünün park etmesini imkansız kılmaktadır. Taşıt ve yollardaki engelleri
aştığımızı ve bir binaya ulaştığımızı düşünelim ve bizim gerçek ilgi alanımız olan
binaya giriş ve bina içi erişim konusunu ele alalım.
3194 sayılı İmar Kanunu Ek Madde 1 (Ek : 30/5/1997 - KHK - 572/1 md.), şu hükmü
yürürlüğe koymaktadır: “Fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanılabilir
kılınması için, imar planları ile kentsel ,sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda,
Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standardına uyulması zorunludur.”
Buna göre tüm yapılarda özürlülere yönelik Türk Standartlarını uygulamak zorunludur.
Bu standardlardan biri de “TS EN 81-70 Engelliler Dâhil Yolcu Asansörleri İçin
Erişilebilirlik” dir. Bu standarda göre, asansörler, en az 450 Kg kaldırma kapasiteli, ve
özürlülerin kullanabilmesini izin veren özelliklere haiz olmalıdır.
Engel oluşumunu teşvik edeceği düşünülmeden imar yönetmeliklerine eklenmiş olan
aşağıdaki madde, binalarda asansörün bulunduğu seviyeye ulaşmayı engellemektedir.
Genel olarak zemin kat döşeme seviyeleri binaların kot aldığı yol cephesince bu kota
esas olan tretuvar üst seviyesinden aşağı düşürülemez. Binaların zemin kat taban kotu
kot alınan noktayı l.00 m.’den fazla aşamaz.

Şekil 1

Foto 1
Örnek mimari kesitte görüldüğü gibi, yol kırmızsı kotundan +1,00 metreden fazla
aşmama sınırı içinde kalma hakkını kullanan bina tasarımcısı, Binaya girmek için 6
basamağı, aşabilme bedensel kabiliyetini binaya erişim şartı olarak koymuştur.
Görmeğe çok alıştığımız bu tasarım, uygun asansörü olan binalarda dahi erişimi
olanaksız kılmaktadır. Bu sorunu ortadan kaldırmak üzere yönetmeliklere eklenen,
“Bina ana giriş kapısına merdivenle ulaşılıyor ise tekerlekli sandalye için en fazla %6
eğimle en az l.20 m. genişlikte koruma bordürlü ve korkuluklu rampa yapılacaktır.”
maddesi eklenmiştir. Ancak bu maddeye göre 1,00 metre yüksekliğe ulaşmak için
rampa yaptığınızda, 16,66 metre uzunluğunda yatay mesafeye ihtiyaç vardır. Bu
rampanın uygun yapıldığını veya +1,00 kotuna ulaşmayı gerektirmeyecek düzayak bir
girişle binaya girildiğini varsayalım ve asansörlere gelelim.

Şekil 2 (1)
Özürlü kişilerin kullanabileceği asansörler TS EN 81-70 Engelliler Dâhil Yolcu
Asansörleri İçin Erişilebilirlik standardında tanımlanmıştır. Bu Standard, bir C tipi
standarttır. Bir C tipi standardın hükümleri, A tipi veya B tipi standardların
hükümlerinden farklı olduğu takdirde, bu C tipi standardın hükümlerine göre
tasarımlanmış ve imal edilmiş asansörler için, bu C tipi standardın hükümleri diğer
standard hükümlerinden önce gelir.

TS EN 81-70 Standardının Güvenlik kuralları ve/veya koruyucu önlemler başlıklı 5.
maddesi gerekli bilgileri sunmaktadır. Serbest giriş açıklığının 800 mm. olmasından
başlayarak tüm teknik gerekler, bu standardda mevcuttur ve standardın Türkçe yazımını
TSE’den temin etmek mümkündür.

Sözkonusu 5. maddenin alt başlıkları şöyledir:
• Girişler- Kapı açıklığı
• Kabin boyutları, kabin içerisindeki donanım, durma/seviyeleme doğruluğu
• Kumanda cihazları ve işaretler

TS EN 81-70 Standardında verilen asgari kabin ölçüleri tablosu (tablo 1) ve kumanda
cihazları –Kurallar tablosu (tablo 2) aşağıdadır. (2)

Tablo 1: Tek girişli veya çift yönlü girişli kabinler için asgari kabin ölçüleri (*)




KUMANDA CİHAZLARI - KURALLAR (2)



Asansörlere tekerlekli sandalyeyle girecek bir yolcuların hareket alanını ve tekerlekli
sandalye boyutlarına ilişkin bilgiler aşağıda verilmiştir.(1)



Şekil 3


Şekil 4

Şekil 5

Şekil 63- TOPLUMSAL BOYUT

Özürlülük kavramı, adından başlayarak, tartışma ve gerilim yaratan, üzeri örtülmeye,
yok sayılmaya çalışılan bir gerçektir. Bu nedenle, özürlüler adına girişimler zayıf
kalmaktadır. Erişim konusundaki çalışmalar, yasak savma ve topluma hoş görünme, bu
konu üzerinden prim yapma arzusu boyutunda olduğunda, amaca hizmet etmemektedir.
Bu konuda misyon üstlenen taraflar, konunun toplumsal ve ekonomik boyutlarını ortaya
koymalı ve bilgi yaymalıdır. Türkiye’de ve Avrupa’da erişilebilir sembolü taşıyan her
bina erişilebilir değildir.

“Erişilebilir” işaretini, erişilmeyeceği hemen belli olan bir binaya koyan yaklaşım da
vardır (foto2), kentsel alandaki kısa bir merdivene özürlü platformu tesis eden de
(foto3) . Yukarıdaki verilen “Engelli Erişebilir” işareti, istismara son derece açıktır.

Foto 2

Foto 3
4- EKONOMİK BOYUT
Yukarda bahsettiğimiz tüm ögeler göz ardı edilerek, maddi yetersizlikler öne
sürülmektedir. Bu tez, iki nedenle geçersiz sayılabilir.
1- Bir binayı engellerle donatmakla, erişilebilir kılmak arasında ilk yapım aşamasında
maliyet farkı yoktur.
2- Kat mülkiyeti kanununa göre, kat malikleri, toplu yapı kapsamındaki ortak yapı, yer
ve tesisler üzerindeki kullanma hakkından vazgeçmek veya bunların başka bir parselde
veya kamuya ait alanlarda bulunduğunu veya bağımsız bölümlerinin veya kendilerinin
durumu dolayısıyla bunlardan faydalanmaya lüzum ve ihtiyaç bulunmadığını ileri
sürmek suretiyle toplu yapı ortak gider payını ve toplanacak avansı ödemekten kaçınamazlar.

Dolayısıyla, kat maliklerinin bir kısmının bugün için gereksinim
duymadığı erişilebilirlik yapılarının maliyetine katlanmama şansı yoktur
Türkiye Cumhuriyeti yasaları, özürlüler için pek çok olanak tanır. Ancak bu haklar
genellikle bilinmez ve kullanılmaz. Binanın ana yapısıyla ilgili veya asansör gibi eklenti
tesisatlarında bulunan eksiklikler, kat mülkiyeti kanununun aşağıdaki maddelerine
dayanarak resen çözülebilir. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 42. maddesi, binalara yapılacak
eklenti ve tesislerin yapım kararlarının alınmasını düzenler. Aynı kanuna 1/7/2005
tarihinde eklenen fıkra, değişiklik ya da ilave tesis özürlülerin yaşamı için zorunluluk
göstermesi hâlinde kararların nasıl alınabileceği hakkında özürlülere bazı haklar
tanımaktadır.
Aynı kanunun Anagayrimenkulün genel giderlerine katılma başlıklı 20.maddesinin c
fıkrası, Kat malikleri ortak yer veya tesisler üzerindeki kullanma hakkından vazgeçmek
veya kendi bağımsız bölümünün durumu dolayısıyla bunlardan faydalanmaya lüzum ve
ihtiyaç bulunmadığını ileri sürmek suretiyle bu gider ve avans payını ödemekten
kaçınamaz.hükmünü amir kılar. Buna göre; 42.madde işletilerek alınan bir karar
doğrultusunda apartmana yapılacak özürlülere yönelik tesisin masrafı bina hesabından
karşılanabilir. 4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nun 167.maddesi, ithal edilecek ve serbest
dolaşıma sokulacak Malül ve sakatların kullanımına mahsus eşyayı gümrük
vergilerinden muaf tutmuştur. Bu pozitif ayrımlara ve maliyetlere bakarsak, sorunun
ekonomik temellere dayanmadığını görebiliriz.
Sonuç
Özürlülerin önüne çıkan engelleri yaratanların başında teknik bilgi eksikliği
gelmektedir. Hukuksal ya da ekonomik engeller, bilgi eksikliğinin ve toplumsal
yaklaşımın bir sonucudur. Bilgi eksikliği giderildiğinde, toplumsal yaklaşım da, hukuki
engeller de, maddi kaynak aktarmadaki tereddüt de ortadan kalkacaktır. Bu sürecin en
önemli oyuncuları, mühendis ve mimarlardır.
İhtiyaçların önem sırasını doğru yapmak, bu konuda çözüme ulaşmak için ilk adımdır.
KAYNAKLAR
1. ERNST NEUFERT, Yapı Tasarımı, S 525-529, ISBN 975-486-928-9 Beta Basım
1998
2. TS EN 81-70 Asansörler - Yapım ve montaj için güvenlik kuralları - Yolcu ve yük
asansörleri için özel uygulamalar - Bölüm 70: Engelliler dâhil yolcu asansörleri için
erişilebilirlik, Haziran 2007

1 yorum: